Pandemi bize unuttuğumuz birşey hatırlattı, nefes almayı, nefes almanın önemini.
Geçtiğimiz iki yıl boyunca, yaşamayı seçerken, yalnızca konumunu düşündüğümüz evlerimizde karantinaya girmek durumunda kaldık. O zaman anladık ki 'ev' dediğimiz, yalnızca bulunduğu konumdan ibaret değil, aynı zamanda kendi başına da bir yaşam alanı sunan şey olmalıydı. Yalnızca yatmaya, yemek yemeye, televizyon izlemeye değil yaşamaya devam ettiğimiz yerler olmalıydı. Pandemi sürecinde bu tanıma uyan evlere sahip olan insanlar psikolojik olarak çok zorlanmadı. Etkilenmedi demek doğru olmaz. Ancak yaşam alanına sahip olamayan insanlar strese girdi, kavga etti, sıkıldı, cinnet getirdi vs...
İnsanın yaşantısını içinde bulunduğu dönem, ekonomik durum, sosyal çevre etkiler. Pandemiyle birlikte, yaşam alanına sahip olmadığı konusunda aydınlanma yaşayan insanlar kendilerine bahçeli ev almak çabasına girdiler (ki burada fırsatçılık yüzünden artan fiyatlara girmek istemiyorum) ve tabiri caizse kapalı ceza evinden nispeten ferah yerlere nakil oldular. Bu süreçte ev değiştirmek zorunda kalanlardan biri de bendim. Pandemiden birkaç ay önce dünyaya gözlerini açmış çocuğum ve çocukla birlikte sosyal yaşantısı kısıtlanmış eşim elbette ki bu süreçten daha ciddi etkilenen kişilerdi. Yani biz de farkettik ki aslında ev yalnızca yemek, tv izlemek ve yatmak için işimize yarıyordu.
Pandemiden önce takip ettiğim fotoğrafçılık sayfaları vesilesiyle "arka bahçe fotoğrafçılığı" (backyard photography) üzerine yazılar okuma ve fotoğraflar izleme şansım olmuştu. Yaşadıkları evlerin konumuna göre bazı insanların "yaban hayatı" fotoğraflama imkanları bile oluyordu. Gördüğüm ve okuduğum andan itibaren çok etkilenmiştim. Pandemi, gördüğüm bu yaşamlar, okuduğum hayatlar ve doğaya, nefes almaya olan meyilim, bizi de bahçeli bir eve geçmeye ikna etti. Doğaya yakınlığı veya şehirden uzaklığı konusunda çok iddialı olmasa da nefes aldırdı diyebilirim.
Kıymetli abimiz İbrahim Tenekeci'nin geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı "bu kış dağlara gidemedik" paylaşımında çok haklı. Bu kış gerçekten dağlara, yaylalara çıkamadık. Fakata en azından kış bize gelebildi. Üstelik çok soğuk ve çok güzeldi. Kışın soğukluğunu ve güzelliğini ayrıca kış başında başladığımız yeni hayatımızı anlatmak için sözü uzatmaya gerek yok. Küçük bahçemizdeki birkaç ağaçtan biri olan yenidünya ağacının buz sarkıtları oluşmuş yapraklarına bakmak yeterli olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder